15 Ekim 2012 Pazartesi
karagöl-çinili göl
Çiniligöl, Bolkar Dağları'nda yer alan buzul göllerinin en önemlisidir. Niğde ili Ulukışla ilçesi sınırları içerisinde yer alır.Çiniligöl'ün yanında rakım olarak 50 m. aşağısında Karagöl vardır. Karagöl; Darboğaz köyüne 8 km, Maden Köyü'ne 15 km uzaklıktadır.(1)
Tarih 14.102012.Hava ekim ayında olmayacak kadar açık ve güneşli..Yeni bir grupla ,profesyonel ve sualtı doğa sporları kulübü derneği ile ,pazar sabahı daha önce de gittiğim,haziran ayında güzelliğine doyamadığım Bolkar Dağları'ndaki Karagöl-Çiniligöl yürüyüşü....
Saat 08:00'de Adana'dan başlayan yolculuk 3-4 saat sürdü. Yol boyunca iklim değişikliği ve buna bağlı olarak da tarım ürünlerindeki değişiklik görüldü.Sonbarın olması nedeniyle Ulukışla'daki meyve ağaçlarının yeşil,sarı renkleri çok güzel renk cümbüşü yaratıyordu.Doğa yürüyüşünün başlayacağı yere yakın olan Darboğaz köyünden alışveriş yapılarak saat 11.30 Meydan yaylasına varıldı.Meydan Yaylası'ndaki kaba inşaat çok kötü bir görüntüydü.Ordaki doğal ortamı bozacak nitelikte betonarme bir yapı..Güzel bir kahvaltıdan sonra başlayan yürüyüş boyunca kireçtaşı üzerindeki erime çukurlukları vardı.Bazı alanlarda kaygan zemin olduğu için yürüyüş ve tırmanış biraz zorladı;ama Karagöl'e gelindiği zaman gölün kenarında biraz mola, insana huzur verdi. Daha sonra tekrar bir tırmanış ve yeşil sularıyla Çiniligöl...Tek kelimeyle muhteşem bir doğa görüntüsü ve sakinleştirici bir ortam..
Buranın sonbarını görmek ve farklı insanları tanımak ayrı bir keyifti. Her doğa yürüyüşü aynı zamanda değerli güzel insanlar tanıma anlamına geliyor.:)
2011 Haziran ayında burasının daha güzel olduğunu düşünüyorum.Karlar tam erimeden önceki görünüşü muhteşem.Ayrıca endemil tür olan Toros kurbağası ve Bolkar lalesini görebilmiştim.Karlar üzerinde poşetle kayarak yürüyüşü eğlenceli hale getimişitik.Yürüyüş boyunca dört mevsimi yaşamıştık.Güneş,yağmur ve dolu.....
Bir doğa harikasının farklı mevsimlerini görmek ve yaşamak çok güzeldi...
(1)Kültür ve Turizm Bakanlığı.
11 Ekim 2012 Perşembe
Yumurtalık Lagünü
Yumurtalık Lagünü Milli Parkı,Seyhan-Ceyhan deltası göl lagünleri, kıyı kumulları, barındırdığı bitki ve hayvan türleri ile kompleks bir yapı oluşturmaktadır. Ülkemizde halep çamı (Pinus halepensis)' nın nadir bir yayılış alanı olmasının yanında nesli tehlikeye düşmüş su kuşlarının yaşama ortamıdır. Akyatan ve Ağyatan gölleri barındırdığı kuş türleri açısından Türkiye' deki "A sınıfı" niteliğindeki 19 sulak alandan 2' sini oluşturmaktadır. Ayrıca nesli tehlikeye düşmüş 2 tür deniz kaplumbağasının Caretta caretta ve özellikle Chelonia mydas' ın Akdeniz' de varlığını sürdürebilmesi açısından bu alanlar oldukça önemlidir. Saha, Türkiye' nin Akdeniz kıyılarında yer alan 17 deniz kaplumbağası yuvalama alanlarından birisidir. Özellikle Akdenizde yok olma tehlikesi içinde bulunan bir kaplumbağa türü (Chelonia mydas) için son sığınma alanlarıdır.(1)
Adana Ilinin Yumurtalık ilçe merkezi ,Iskenderun Körfezinin kuzeyinde MÖ. 4. yüzyılın son çeyreğinde Büyük İskender’in Pers imparatoru Dara’yi bugünkü Iskenderun ile Dörtyol arasında kalan ovada yenmesinden sonra iskenderin halefleri olan Makedonyalı komutanlar tarafından bir liman şehri olarak kurulmuştur.(2)
Günlerden 30.09.2012. Kilikyalılar grubu.Çok değişik bir doğada yürüyüşüne çıkılacak.Saat 6:30.Yumurtalık Lagününe doğru yola çıkıyoruz.Kıyı boyunca kumsalda 16 km yürüyüş yapılacak.Ne kadar zorlu olacağıyla ilgili pek fikrimiz yok.Sıcak ki ne sıcak.Eylül'ün son günü demeye bin şahit ister.
Yürüyüş alanına varmadan önce yol boyunca lagün kenarındaki tuzlanmayı fotoğraflıyoruz.Daha önceki yürüyüşlerden farklı olacağı kesin.Hep ormanlık alanlarda doğa yürüyüşü yaparken kendimizi tuzlu, kumullarla kaplı yerlerde, nerdeyse çölde buluyoruz:):)
Yürüyüş boyunca bir yanımızda deniz,bir yanımızda metrelerce alanda kumullar...Bir yandan kızgın güneş ve ayaklarımızın altından kayan kumlar...Yol boyunca karşılaştığımız insanların da hoş karşılamaları güzeldi.Farklı bir deneyimdi.Yürüyüş esnasında kıyı boyunca kuşlar ve ölmüş kaplumbağa gördük..En güzeli kızgın güneşin altında 16 km yürüdükten sonra bizi bir teknenin karşılaması ve tekne turu.Tekne turundan sonra Yumurtalık Ayaş'ta Kız kalesi (Atlas)gezintisi..Çevrede kum zambakları yaygındı.Kale gezintisinden sonra denizde yüzme ve kıyıda kefal balığı keyfi......
(1)Milli parklar genel müdürlüğü
(2)www.yumurtalık.bel.tr
Adana Ilinin Yumurtalık ilçe merkezi ,Iskenderun Körfezinin kuzeyinde MÖ. 4. yüzyılın son çeyreğinde Büyük İskender’in Pers imparatoru Dara’yi bugünkü Iskenderun ile Dörtyol arasında kalan ovada yenmesinden sonra iskenderin halefleri olan Makedonyalı komutanlar tarafından bir liman şehri olarak kurulmuştur.(2)
Günlerden 30.09.2012. Kilikyalılar grubu.Çok değişik bir doğada yürüyüşüne çıkılacak.Saat 6:30.Yumurtalık Lagününe doğru yola çıkıyoruz.Kıyı boyunca kumsalda 16 km yürüyüş yapılacak.Ne kadar zorlu olacağıyla ilgili pek fikrimiz yok.Sıcak ki ne sıcak.Eylül'ün son günü demeye bin şahit ister.
Yürüyüş alanına varmadan önce yol boyunca lagün kenarındaki tuzlanmayı fotoğraflıyoruz.Daha önceki yürüyüşlerden farklı olacağı kesin.Hep ormanlık alanlarda doğa yürüyüşü yaparken kendimizi tuzlu, kumullarla kaplı yerlerde, nerdeyse çölde buluyoruz:):)
Yürüyüş boyunca bir yanımızda deniz,bir yanımızda metrelerce alanda kumullar...Bir yandan kızgın güneş ve ayaklarımızın altından kayan kumlar...Yol boyunca karşılaştığımız insanların da hoş karşılamaları güzeldi.Farklı bir deneyimdi.Yürüyüş esnasında kıyı boyunca kuşlar ve ölmüş kaplumbağa gördük..En güzeli kızgın güneşin altında 16 km yürüdükten sonra bizi bir teknenin karşılaması ve tekne turu.Tekne turundan sonra Yumurtalık Ayaş'ta Kız kalesi (Atlas)gezintisi..Çevrede kum zambakları yaygındı.Kale gezintisinden sonra denizde yüzme ve kıyıda kefal balığı keyfi......
(1)Milli parklar genel müdürlüğü
(2)www.yumurtalık.bel.tr
13 Mayıs 2012 Pazar
KASTABALA-ASLANTAŞ BARAJI MİLLİ PARKI
KASTABALA KALESİ ve ANTİK KENTİ
Osmaniye İl merkezinin 12 km. kuzeyindeki Ceyhan Nehrinin kuzeybatıya döndüğü kıvrımın içinde, Kesmeburun ile Bahçeköy arasında bulunan ovaya hakim olan bir kaya çıkıntısı üzerinde Bodrum Kalesi adını taşıyan 13. yy. dan kalma bir kale yükselmektedir.
Osmaniyeden Cevdetiye, Kesmeburun üzerinden Karatepe-Aslantaş ören yerine ulaşan yolun doğusunda bulunan kalenin eteklerinden başlayarak kalıntıları çepeçevre birkaç km²lik alanı kaplayan Kastabala Ören Yerini ilk kez 1875 yılında İngiliz diplomat E.J. Davis ziyaret etmiş ve ayrıntılı olarak tanımlamıştır.
KARATEPE-ASLANTAŞ AÇIK HAVA MÜZESİ
Kadirli İlçesi, Kızyusuflu köyü sınırları içerisinde, 638 rakımlı, Karatepe’nin kuzeyindedir. Kadirli’nin güneydoğusunda olup ilçeye, 22 km, Osmaniye’ye 30 km, Adana’ya ise 130 km uzaklıktadır.(1)
Uzun bir bekleyişten sonra saat 07:30'ta Tarsus'tan gelen TEMA Tarsus kafilesine katılıyorum.Yol boyunca ekinler bize eşlik ediyor.Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Osmaniye TEMA evi bizi konuk ediyor.Keyifli bir kahvaltıdan sonra Kastabala antik kentine doğru yol alıyoruz.6 Mayıs Hıdırellez şenlikleri nedeniyle Osmaniye İl Turizm müdürü,vali vekili ve eşleri bize eşlik ediyor.Kastabala antik kentinde bizi sütunlar karşılıyor.Antik tiyatro alanları,kale kalıntıları arasında tarihe yolculuk yaptıktan sonra el dokuma kilimleriyle ünlü Karatepe köyüne kilim dokuma atölyelerine gidiyoruz.Yolda daha çok ayçiçeği tarlaları var.Yükseğe çıktıkça maki türleri kızılçamlar, artıyor.Karatepe köyünde bir düğün alayına rastlıyoruz.TEMA grubu olarak halay çekip eğlenmeyi de unutmuyoruz.:)Karatepe'de dokunan halılar el emeği göz nuru dokular.Bir kilimi dokumak en az 15 günlerini alıyormuş.İpleri doğal kök boyadan üretiliyor.Bu kilimlerin tanıtılması ve alıcı bulması gerekiyor.Kilimlerin dünyasından çıkıp Aslantaş barajı kıyılarına öğle yemeğine gidiyoruz.Baraj çevresinde yerleşmelerin fazla olmayışı beni sevindiriyor.En azından doğal çevre fazla tahrip edilmemiş.Her ne kadar barajın kendisi doğal çevreyi bozmuşsa da .....Yemeklerimizi yedikten sonra 10 kişilik grup yürüyüşe çıkıyoruz.Keyifli sohbetlerle olan yürüyüşten sonra Hıdırellez kutlamalarına yetişiyoruz ve yine halay....Halaydan sonra Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesine gidiyoruz.Bu alanda Hitit Medeniyetine ait eserler bizi karşılıyor.Antik medeniyete ait eserlerden aslan başlı karşılıklı iki sfenks karşılıyor.O dönemin dini inanç ve yaşayışlarını sergileyen rölyef ve kabartmalar dikkatimizi çekiyor.Buranın adının da aslan başlı sfenkslerden geldiğini öğreniyoruz.Saimbeyli'den koyun atlatmaya gelen çobanların tesadüfen bulunması ayrıca dikkatimizi çekiyor.Etrafının baraj gölüyle ve ağaçlarla çevrili olması buraya ayrı bir hava katıyor.Ve son durak Kadirli'de Alacami.Önceleri manastır olarak Romalılar tarafından yapıldığını,daha sonra kilisenin eklendiğini ve Dulkadiroğullular beyliği tarafından camiye çevrildiğini öğreniyoruz.Üç medeniyetin(Roma,Bizans,Türk) izlerini görüyoruz.Yağmur aniden bastırıyor ve insanlar kaçışıyor;ama biz birkaç kişi gezmeye devam ediyoruz.:)Ve son olarak Kadirli 'nin tepeden görünümüyle geziyi bitiriyor ve herkesin üzerinde tatlı bir yorgunlukla Adana'ya doğru yola çıkıyoruz..
(1)www.forumdas.net
Osmaniye İl merkezinin 12 km. kuzeyindeki Ceyhan Nehrinin kuzeybatıya döndüğü kıvrımın içinde, Kesmeburun ile Bahçeköy arasında bulunan ovaya hakim olan bir kaya çıkıntısı üzerinde Bodrum Kalesi adını taşıyan 13. yy. dan kalma bir kale yükselmektedir.
Osmaniyeden Cevdetiye, Kesmeburun üzerinden Karatepe-Aslantaş ören yerine ulaşan yolun doğusunda bulunan kalenin eteklerinden başlayarak kalıntıları çepeçevre birkaç km²lik alanı kaplayan Kastabala Ören Yerini ilk kez 1875 yılında İngiliz diplomat E.J. Davis ziyaret etmiş ve ayrıntılı olarak tanımlamıştır.
KARATEPE-ASLANTAŞ AÇIK HAVA MÜZESİ
Kadirli İlçesi, Kızyusuflu köyü sınırları içerisinde, 638 rakımlı, Karatepe’nin kuzeyindedir. Kadirli’nin güneydoğusunda olup ilçeye, 22 km, Osmaniye’ye 30 km, Adana’ya ise 130 km uzaklıktadır.(1)
Uzun bir bekleyişten sonra saat 07:30'ta Tarsus'tan gelen TEMA Tarsus kafilesine katılıyorum.Yol boyunca ekinler bize eşlik ediyor.Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Osmaniye TEMA evi bizi konuk ediyor.Keyifli bir kahvaltıdan sonra Kastabala antik kentine doğru yol alıyoruz.6 Mayıs Hıdırellez şenlikleri nedeniyle Osmaniye İl Turizm müdürü,vali vekili ve eşleri bize eşlik ediyor.Kastabala antik kentinde bizi sütunlar karşılıyor.Antik tiyatro alanları,kale kalıntıları arasında tarihe yolculuk yaptıktan sonra el dokuma kilimleriyle ünlü Karatepe köyüne kilim dokuma atölyelerine gidiyoruz.Yolda daha çok ayçiçeği tarlaları var.Yükseğe çıktıkça maki türleri kızılçamlar, artıyor.Karatepe köyünde bir düğün alayına rastlıyoruz.TEMA grubu olarak halay çekip eğlenmeyi de unutmuyoruz.:)Karatepe'de dokunan halılar el emeği göz nuru dokular.Bir kilimi dokumak en az 15 günlerini alıyormuş.İpleri doğal kök boyadan üretiliyor.Bu kilimlerin tanıtılması ve alıcı bulması gerekiyor.Kilimlerin dünyasından çıkıp Aslantaş barajı kıyılarına öğle yemeğine gidiyoruz.Baraj çevresinde yerleşmelerin fazla olmayışı beni sevindiriyor.En azından doğal çevre fazla tahrip edilmemiş.Her ne kadar barajın kendisi doğal çevreyi bozmuşsa da .....Yemeklerimizi yedikten sonra 10 kişilik grup yürüyüşe çıkıyoruz.Keyifli sohbetlerle olan yürüyüşten sonra Hıdırellez kutlamalarına yetişiyoruz ve yine halay....Halaydan sonra Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesine gidiyoruz.Bu alanda Hitit Medeniyetine ait eserler bizi karşılıyor.Antik medeniyete ait eserlerden aslan başlı karşılıklı iki sfenks karşılıyor.O dönemin dini inanç ve yaşayışlarını sergileyen rölyef ve kabartmalar dikkatimizi çekiyor.Buranın adının da aslan başlı sfenkslerden geldiğini öğreniyoruz.Saimbeyli'den koyun atlatmaya gelen çobanların tesadüfen bulunması ayrıca dikkatimizi çekiyor.Etrafının baraj gölüyle ve ağaçlarla çevrili olması buraya ayrı bir hava katıyor.Ve son durak Kadirli'de Alacami.Önceleri manastır olarak Romalılar tarafından yapıldığını,daha sonra kilisenin eklendiğini ve Dulkadiroğullular beyliği tarafından camiye çevrildiğini öğreniyoruz.Üç medeniyetin(Roma,Bizans,Türk) izlerini görüyoruz.Yağmur aniden bastırıyor ve insanlar kaçışıyor;ama biz birkaç kişi gezmeye devam ediyoruz.:)Ve son olarak Kadirli 'nin tepeden görünümüyle geziyi bitiriyor ve herkesin üzerinde tatlı bir yorgunlukla Adana'ya doğru yola çıkıyoruz..
(1)www.forumdas.net
17 Nisan 2012 Salı
Öğretmen Olmak
Öğretmen olmak.Kulağa dışardan nasıl geliyor bilmiyorum ; ama bana zorluğu anlatıyor.Hem eğitim hem öğretim yönün var. Bir yandan onlara davranış kurallarını,evrensel ahlak ilkelerini vermeye çalışacaksın;bir yandan onları anlamaya çalışacaksın.Anladıktan sonra onlarla iletişim kurmaya çalışacaksın.Bir yandan da akademik anlamda onlara yön göstereceksin.Sınavlara hazırlamaya çalışacaksın.Zaman zaman sosyal faaliyetlerde bulunacaksın.İnsan olmak zorken;bir de insan yetiştirmeye kalkışıyorsun.Hem de bunu öğretmenlerin neredeyse paspas haline getirilmeye çalışılan,değeri giderek itibarsızlaşan,öğretmenler yatıyor diyenlerin çok olduğu ,neredeyse sosyal güvencelerininde elinden alınacağı bir ülkede.Ne delilik!!!
Kendini Bilmek
Bu dünyada yaşamıyoruz;bu dünyadan geçiyoruz.Ne güzel söylemişler; ama ne kadarımız bunun farkında?Etrafımdaki insanlar; ne kadar kendini beğenmiş,ne kadar aslında bir ot bile olamayacak kadar kişiliksiz insanlar....Kendilerine sorsan onlardan iyi,kültürlü,zeki,iyi insan yok.Halbuki çoğunun beyni çalışmıyoruz.Bu kadar boş beyinli,bu kadar cahil,bu kadar tutucu insanlar birarada bulunabilir. Bir konu hakkında biri birşey sorsa"Bu konuda sizinle istediğiniz kadar konuşurum; sizi de hayran bırakırım"diyecek kadar ukala insanlar.Sen kimsin ki konuşmanla hayran bırakacaksın.Madem o kadar kendine güveniyorsun;git yazar ol.
İnsanların en büyük sorunu bence kendilerini bilmemeleri...İnsanoğlu kendini bilseydi birbirini bu kadar kırmazdı.Sen işini iyi yap, dürüst ol, kibar ve nazik davran, anlayış göster zaten birileri seni över.Sen kendini niye bu kadar övüyorsun??Zaten atalarımız "Görünen köy kılavuz istemez" demiş.
Kendilerini bilmemeleri yetmiyormuş gibi başkalarını da izliyor,eleştiriyor,başkasının ne yapması gerektiği ile ilgili ahkam kesiyor.Bu ne hırs,bu ne kıskançlık, bu ne saygısızlık,bu ne dengesizlik,bu ne egoist yaklaşımlar............
İnsanların en büyük sorunu bence kendilerini bilmemeleri...İnsanoğlu kendini bilseydi birbirini bu kadar kırmazdı.Sen işini iyi yap, dürüst ol, kibar ve nazik davran, anlayış göster zaten birileri seni över.Sen kendini niye bu kadar övüyorsun??Zaten atalarımız "Görünen köy kılavuz istemez" demiş.
Kendilerini bilmemeleri yetmiyormuş gibi başkalarını da izliyor,eleştiriyor,başkasının ne yapması gerektiği ile ilgili ahkam kesiyor.Bu ne hırs,bu ne kıskançlık, bu ne saygısızlık,bu ne dengesizlik,bu ne egoist yaklaşımlar............
11 Nisan 2012 Çarşamba
Başlıksız:(
Kendimize ne kadar değer veriyoruz?Kendimize verdiğimiz değer acaba fazla mı yoksa az mı?
Sanırım başkasına değer verdiğimiz kadar kendimize değer vermiyoruz.Bir öğretmen olarak yaptığım şeyleri karşılığını almak için yapmıyorum; ama haketmediğim olayları yaşayınca üzülüyorum. Sürekli nerde hata yaptım diye düşünüyorum.Yaptığım hataları da kendi içimde büyütüyorum.Ondan sonra sağlık sorunları başlıyor.
Ben sorunları halletmeye çalıştım ve daha büyük sorunlar oluştu.Ne kadar tuhaf?Sorun çözücü olmaya çalışırken yeni sorun ortaya çıktı.Çok yıprandım.Bir de öğretmenlik kolay diyorlar.Gelsinlerde ergenlerle 1 saat sınıfta vakit geçirsinler.Her meslek grubunda olduğu mesleğini iyi yapmayanlar,sürekli şikayet edenler ,derse zamanında girmeyenler var;ama bunu genellemeye dökmek ne kadar doğru?
Sanırım başkasına değer verdiğimiz kadar kendimize değer vermiyoruz.Bir öğretmen olarak yaptığım şeyleri karşılığını almak için yapmıyorum; ama haketmediğim olayları yaşayınca üzülüyorum. Sürekli nerde hata yaptım diye düşünüyorum.Yaptığım hataları da kendi içimde büyütüyorum.Ondan sonra sağlık sorunları başlıyor.
Ben sorunları halletmeye çalıştım ve daha büyük sorunlar oluştu.Ne kadar tuhaf?Sorun çözücü olmaya çalışırken yeni sorun ortaya çıktı.Çok yıprandım.Bir de öğretmenlik kolay diyorlar.Gelsinlerde ergenlerle 1 saat sınıfta vakit geçirsinler.Her meslek grubunda olduğu mesleğini iyi yapmayanlar,sürekli şikayet edenler ,derse zamanında girmeyenler var;ama bunu genellemeye dökmek ne kadar doğru?
2 Nisan 2012 Pazartesi
SINIFIMLA KARBOĞAZI
1 Nisanda Karboğazına sınıf öğretmeni olduğum sınıfla ve birkaç öğretmen arkadaşla gittik.Kar olmaz diye korkmuştuk;ama vardı.Onlarla birlikte kar topu oynadık.Kar üstünde poşetle kaymaya çalıştık;ama olmadı.Şansımız yaver gitti ve davul zurnayla gelen bir grupla karşılaştık.Birlikte halaylar çektik.Kardan adam yaptık.Benim yaptığım kardan adam minyatür oldu ;ama neyse...Gençlerle birarada olunca kendimi daha da genç hissediyorum.Onların mutlu olduğunu görmek beni daha da mutlu ediyor.Onların eğlenmesi ve kaynaşması sosyalleşmeleri açısından önemli.Böyle bir çabanın parçası olmak beni mutlu ediyor.
Yol boyunca heyelanlar,ormanların tahribi ve hiçbir estetiği olmayan binalar vardı.En kötüsü de Karboğazı piknik alanındaki kötü görüntü.Sanki insanlar oraya çöp atma amacıyla gitmiş.Ne kadar bilinçsizce doğayı kullanıyoruz.Sanki bizim için yaratılmış gibi...İleri görememenin ve bilinçsizliğin göstergesi.Şunu hep unutuyoruz.Doğa biz olmadan da var olabilir;ama biz doğa olmadan yaşayamayız.Doğaya muhtaç biziz; ama sanki doğa olmadan rahat rahat yaşayabileceğimizi düşünen de biziz.Ne tuhaf çelişki!?
Yol boyunca heyelanlar,ormanların tahribi ve hiçbir estetiği olmayan binalar vardı.En kötüsü de Karboğazı piknik alanındaki kötü görüntü.Sanki insanlar oraya çöp atma amacıyla gitmiş.Ne kadar bilinçsizce doğayı kullanıyoruz.Sanki bizim için yaratılmış gibi...İleri görememenin ve bilinçsizliğin göstergesi.Şunu hep unutuyoruz.Doğa biz olmadan da var olabilir;ama biz doğa olmadan yaşayamayız.Doğaya muhtaç biziz; ama sanki doğa olmadan rahat rahat yaşayabileceğimizi düşünen de biziz.Ne tuhaf çelişki!?
27 Mart 2012 Salı
İletişim
İletişim...Günümüzde en fazla kullanılan kelime....Hayatımızın her alanında iletişim...İnsanlarla ne kadar ietişim kurabiliyoruz? Kurduğumuz iletişim ne kadar sağlıklı?İletişim engelleri hayatımızı ne ölçüde etkiliyor?Bu soruları sorunca ne kadarına cevap verebiliyoruz?.....
Teknoloji ilerledikçe iletişim kolaylaştı; ama iletişim sözcüğünün içi??İletişimin içini ne kadar doldurabiliyoruz?.Aynı apartmanda yaşayan insanlar birbirlerinin yüzüne bakmıyor.Aynı sınıfta günde en az altı saatini birlikte geçiren gençler birbirini anlamıyor,anlatamıyor..Sürekli sataşma,sürekli çekişme,sürekli tehditler.....Kendimizi o kadar sever hale geldik ki kimseyi dinlemiyor,önemsemiyoruz.Kendimizden başka kimse haklı değil. Kendimizden başka kimse değerli değil...
Sanırım günün sonunda ben bugün sağlıklı iletişim kurabildim mi?Bugün insanlarla iletişimimi neler engelledi?Hatalarım ne diye özeleştiri yapmamız gerekiyor.
Teknoloji ilerledikçe iletişim kolaylaştı; ama iletişim sözcüğünün içi??İletişimin içini ne kadar doldurabiliyoruz?.Aynı apartmanda yaşayan insanlar birbirlerinin yüzüne bakmıyor.Aynı sınıfta günde en az altı saatini birlikte geçiren gençler birbirini anlamıyor,anlatamıyor..Sürekli sataşma,sürekli çekişme,sürekli tehditler.....Kendimizi o kadar sever hale geldik ki kimseyi dinlemiyor,önemsemiyoruz.Kendimizden başka kimse haklı değil. Kendimizden başka kimse değerli değil...
Sanırım günün sonunda ben bugün sağlıklı iletişim kurabildim mi?Bugün insanlarla iletişimimi neler engelledi?Hatalarım ne diye özeleştiri yapmamız gerekiyor.
26 Mart 2012 Pazartesi
bahar
Üstümde bahar yorgunluğu..Ruhumda gelgitler..Yapsam mı yapmasam mı? Gitsem mi gitmesem mi?İçimde boşluk.Neyin boşluğu.....Bilmiyorum.Baharın gelmesiyle havada meydana gelen değişim mi acaba beni bu kadar geren....Yoksa yine bahar,yine yalnızlık,yine hüzün mü,yoksa herşeyden bıkkınlık mı?Yoksa nezlenin yarattığı tıkanıklık mı?
Herşeye rağmen nefes alıyorum.Her doğan güne merhaba diyebiliyorum...
Herşeye rağmen nefes alıyorum.Her doğan güne merhaba diyebiliyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)